Kürşad
Kürşad tahmini olarak 630’lu yıllarda yaşamış bir Türk kahramanıdır, hatta belkide en büyük Türk kahramanıdır diyebiliriz onun için. Kendisi yaşamından sonra ilk kez 1936 yılında Nihal Atsız tarafından kaleme alınmış ve onun sayesinde tekrar yükselişe geçmiştir. Türkiye’de “Bozkurtların Ölümü” adında yazılan bu kitap öyle büyük yankı uyandırmıştırki bundan sonra doğan birçok çocuğa Kürşat yada Kürşad adları verilmeye başlanmıştır. Ayrıca “şad” sözcüğü Osmanlı’daki beylerbeyi yerine kullanılır ve Kürşad bir şad değildir.
Kürşad’ın destanı şöyle başlar:”Doğu Göktürk Kağanı Çuluğ Kağan’ın oğlu olarak dünyaya gelir Kürşad. Kürşad’ın yaşadığı dönemde Doğu Göktürk devleti son dönemlerindeydi, Doğu Göktürk içinde yaşayan “Dokuz Oğuz ve Uygur” gibi boylar bu devletten ayrılıp kendi devletlerini kurabilmek için çinlilere destek vermeye başlamışlardı. Çinliler içerden aldıklara bu destekle 629 yılında Doğu Göktürk devleti ile savaşırlar bu savaşta tuzağa düşen Doğu Göktürkler artık yıkılmıştır. O devirdeki Göktürk Kağanı başta olmak üzere birçok asker ve Kürşad’da esir düşmüştür. O devirde çinliler Göktürkleri asimile edebilmek amacıyla farklı bölgelere göndermiş ve çoğunuda asker olarak görevlendirmiştir.
Aslında bu politika çok mantıklıda olsa Türk milletine işlememiştir. Yine Kürşad’da bu orduda olmasına karşın kılıcını düşmana karşı kaldıracağı günü beklemektedir. Öyle zordurki bu esaret Göktürk Kağanı esaretin 5.yılında kahrından ölür. Kürşad yıllarca fırsat bekler fakat bu fırsat bir türlü gelmeyince kendi kendine “bu bekleyiş nicedir” deyip Göktürklerden 40 kişi toplar. Birlikte ant içerler eğer bu yoldan dönen olursa bu kılıçlar “gök girsin kızıl çıksın” derler. Sonrasında ise kararlarını verirler. 40 kişiyle sarayı basıp çin hükümdarını öldüreceklerdir o gün yola koyulmaya başlarlar fakat sağanak halinde yağmur başlar ve çin hükümdarı sarayda kalmaya karar verir. Fakat Kürşad kendinden emindir ihtilal ertelenirse hiç olmayabilir der. Onları meşakkatli bir uğraş ve çetin yollar beklemektedir.
Kürşad bu işin sonunda Urku Tegin’i ve kurtarabildiği kadar Türk’ü kurtarıp ulu Ötüken’e gidip devletini kuracaktır. Bu yüce duyguyla hırslanmış ve saraya varabilmek için acele etmektedir. 41 tane Türk yiğidi ve başlarında bilge bir kumandan sonunda çin sarayına varmış ve içeri girebilmek için can atmaktadır. Bu 41 yiğit yüzlerce çinliyi yere serselerde binlercesi halen karşılarındadır. Çinlilere büyük bir darbe vuran Kürşad’ın askerlerinin bir kısmı can vermiştir. Kürşad’da emir vererek askerlerini geri çevirir amaçları Vey ırmağına doğru gidip oradanda Ötüken’e geçmekti. Vey ırmağına vardıklarında ise yoğun sağanak olduğundan köprünün sular altında kaldığını görürler. Artık kaçacak bir yer kalmamıştır. Binlerce çinli askere karşın Kürşad’ın yanında küçük bir grup Türk vardı. Kürşad’ın ve askerlerinin içinde Uçmağa gidecek olmanın sevinci ve bıraktıkları Türklerinin akıbeti hakkında buruklukları vardı.
Artık son andı ya hep ya hiçti. Türk yiğitleri ardı ardına can verirler. Kürşad en sona kalmış ve halen savaşacak dermanı vardır. Kürşad oracıkta aldığı darbelerle eğilir ve atının üstünde kalır. Kürşad can vermiş, ama düşmemiştir. Kürşad uçmağa gitsede ruhu oralarda kendisini izlemektedir. Kürşad belki kendi adına başarılı olamadı, belki 40 kişiyle çin devletini yıkamadı ama çinlilerin yüreğine büyük bir korku saldıklarından bütün Göktürkler serbest kalmıştır. Buradan çıkan Göktürklerde Ötüken ve çevresine doluşmaya başladılar. 682 yılına geldiğimizde gök zemin üzerine yeşil kurt başlı bayrak yeniden kaldırıldı. Tarihte 2.Göktürk devleti yada Kutluk devleti adıyla bilinen devlet kuruldu. Bu devleti kağanı olan İlteriş Kağan ve yardımcısı Bilge Tonyukuk kurdu.